
ASANSÖRÜN İCAT SERÜVENİ
Tarih boyunca, yük ve insan taşımak için çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir. Antik uygarlıklardan günümüze kadar uzanan bu süreçte, asansörler teknolojik ilerlemenin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. İlk olarak basit kasnak ve halat sistemleriyle kurulan asansörlerin yerini, Sanayi Devrimi ile modern hidrolik ve elektrikli asansörler almıştır. Modern şehirlerde yüksek katlı yapıların inşasını mümkün kılan asansörler, günümüzde akıllı binaların ayrılmaz bir parçası hâline gelerek hız, güvenlik ve konfor açısından büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Peki, asansörün geçmişi nasıl şekillendi ve günümüze nasıl ulaştı? Tüm detayları yazımızda.

Antik Yunan ve Roma Dönemi’nde, halat ve kasnak sistemiyle çalışan ilkel kaldırma mekanizmaları kullanılmıştır. Antik Yunan matematikçisi Arşimet, insan gücüyle çalışan bir halat ve kasnak düzeneği geliştirerek sarayların ve büyük yapıların inşasında kullanılabilecek asansör benzeri bir mekanizma geliştirmiştir.

Orta Çağ’da, manastırlarda yük taşımak için kullanılan ilkel halatlı asansörler bulunmaktaydı. Bu sistemler genellikle insan veya hayvan gücüyle çalışıyordu. Örneğin, Yunanistan’daki Meteora Manastırları, malzemeleri yukarı taşımak için halatlar ve makaralardan oluşan bir mekanizma kullanıyordu. Daha sonraki yıllarda, Fransa Kralı XV. Louis için 1743 yılında Versay Sarayı’nda “uçan sandalye” adı verilen özel bir sistem geliştirildi. Bu ilkel asansör, ağırlık dengeleriyle hareket ediyor ve insan gücüyle çalışıyordu. Ancak yalnızca kralın özel kullanımı için tasarlanmıştı.

Sanayi Devrimi ile birlikte, mekanik gelişmeler ve buhar gücünün endüstriyel kullanımının yaygınlaşması sayesinde 18. yüzyılda yük taşımak için buhar gücüyle çalışan daha gelişmiş asansörler ortaya çıktı. Buharla çalışan ilk asansörler, 1754 yılında ABD’de Hudson Nehri’nden buz kalıplarını çıkarmak amacıyla kullanıldı. Ancak bu asansörler, halatların kopma riski nedeniyle insan taşımak için kullanılmıyordu.

Asansörlerin güvenli ve insan taşımaya uygun hâle gelmesi, ancak 19. yüzyılın ortalarında mümkün oldu. Amerikalı mucit Elisha Graves Otis, geliştirdiği güvenlik frenini New York Dünya Fuarı’nda tanıttı ve bu güvenlik freni, halat kopması durumunda kabinin düşmesini engelleyerek, asansörlerin daha geniş bir kullanım alanına yayılmasını sağladı. Otis, fuarda kendisini izleyen kalabalığın önünde yüksek bir platforma çıkarak cesur bir gösteri yaptı. Platformu destekleyen halatın kesilmesini isteyerek sistemin güvenilirliğini kanıtlamak istedi. Asistanı halatı kestikten sonra güvenlik freni devreye girdiği için platform düşmek yerine sabit kaldı.

Otis, geliştirdiği güvenlik freni sayesinde asansörlerin artık güvenli bir şekilde kullanılabileceğini tüm dünyaya kanıtladı. Bu yenilik, modern asansörlerin yaygınlaşmasının önünü açtı. 1857 yılında, New York’un Broadway semtinde bulunan beş katlı bir binaya Otis’in buhar türbini ile çalışan asansör sistemi takıldı. Bu asansör, bir dakikada beş kat çıkabiliyordu ve dönemin teknolojisi için büyük bir ilerlemeydi. 1873 yılına gelindiğinde, 2.000’den fazla Otis asansörü ofis binalarında, otellerde, apartmanlarda ve büyük mağazalarda kullanılmaya başlanmıştı. Böylece asansörler, modern şehirleşmenin ve yüksek katlı yapıların vazgeçilmez bir unsuru hâline geldi.

Otis’in çalışmalarının ardından, Alman mucit Werner von Siemens elektrikli asansörün geliştirilmesinde önemli bir rol oynadı. 1880’li yıllarda Siemens, ilk elektrikli asansörleri kullanıma sundu. Buhar gücü yerine elektrik motoru ile çalışan bu asansörler, daha güvenli ve hızlı bir sistemin ortaya çıkmasını sağladı. Bu yeni teknoloji sayesinde asansörler daha geniş bir kullanım alanına yayıldı ve şehirlerde yüksek binaların inşası mümkün hâle geldi. Öncekilere kıyasla daha hızlı ve daha yükseğe çıkabilen bu asansörler, 1895 yılında İngiliz mucitler Frost ve Strutt tarafından geliştirilen “karşı ağırlık” sistemi ile daha verimli hâle getirildi. Bu yenilik, enerji tüketimini azaltarak daha fazla yük taşımayı mümkün kıldı ve günümüz asansör sistemlerinin temelini oluşturdu.

Ülkemizin ilk, Avrupa’nın ise ikinci elektrikle çalışan asansörü, İstanbul Beyoğlu’ndaki Pera Palace Hotel’de bulunmaktadır. O dönemde oldukça yenilikçi bir tasarıma sahip olan bu asansör, beş kişilik kapasiteye ve 400 kg taşıma ağırlığına sahiptir. Günümüzde hâlâ çalışır durumda olan bu tarihî asansör, Pera Palace Hoteli’nin nostaljik atmosferinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Yapıldığı tarihten bu yana Otis firması tarafından üç kez modernizasyon işlemi görmesine rağmen, orijinalliğini büyük ölçüde korumayı başarmıştır. Bu sayede, geçmişin zarafetini ve mühendisliğini günümüze taşıyan nadir örneklerden biri olarak varlığını sürdürmektedir.
242 okunma